Hayatımıza sessizce yön verenler bastırılmış duygular ve elde tutulmaya çalışılan hazlardır. Freud'a göre de akıl sağlığı yerinde olan her insan zevk peşinde koşar...
İnsan olgunluğa ermeye başladığında hazlarını aşmaya başlar. Yaşamamaya değil aşmaya başlar. Hazları peşinde koşan adam, hazlarından fazlasına dönüşür. Ruh iki arada bir yerde sıkışmıştır. Ruhun özü inanmak istediğimiz üzere bedenle ilişkili değildir. Oysa haz tamamen bedenin ihtiyaçlarından kaynaklanır. Problem olan yaşanan ya da yaşanamayan hazların psikolojik bir takıntı haline dönüşmesidir. Yani bedenin ihtiyaçları ruh üzerine kötü tesir ettiğinde, hiçbir zaman kazanılmayacak bir savaş başlar. Bedenin ihtiyaçları fiziksel boyuttan çıkmışsa elde etme hâli bile bedeni doyuma ulaştırmaz. Bilinçaltı gizli bir hedef üzerine çok ince planlar yapar. İnsanın kendisine bile itiraf edemeyeceği planlar. Hazza yönelik imkansızı arayan sonsuz hazzı arayan bir plan. Oysa bu dünyada insanı gerçekten tatmin edecek hiçbir şey yoktur. Bu yüzden insanlara 'kutsal' öğretiler öğretiliyor. Hiçbir şey insanı tatmin edemez bu dünyada... Hiçbir şeyi kalmadığında o yokluk ve hiçlik içinde tüme varan nadir insanlar gerçek tatmine ulaşırlar. Hiç'in tatmini... Hiçbir şey olmanın verdiği bütünlük....
Sen, her şeyini kaybettiğinde seninle kalansın.
O zaman sen kimsin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder