feslefik depreşim

28 Ocak 2012 Cumartesi

Bir ifade biçimi olarak sanat

Birileri bana neden gitar çaldığımı, neden besteler yaptığımı ve neden şiirler yazdığımı soruyorlar. Aslında benim onlara buna neden bu kadar şaşırmış olduklarını sormam gerekiyor. Çünkü sanat aynı konuşmak gibi bir ifade biçimidir.

Sanatın yıktığı sınırlardan rahatsız olanlar ve kendi iç yolculuğuna çıkma cesareti gösteremeyenler, aynı zamanda sanatı gerçek manada sevemeyenlerdir. Oysa ne acıdır, insanın tek bir ifade biçimine hapsolmuş olması. Ne acıdır insanın, doğanın farklı dilleri ile konuşamıyor ve kendisini fade edemiyor olması.

Kendi içinde yolculuk yapamayan bir insan nasıl olur da sanat yapabilir ki! Sanat insanın kendini keşfinden doğmuş bir güçtür. Kendinden başlayan sorularla, her şeyi anlama çabası sanattaki en büyük itici güçtür. Ve önüne durulamaz bir başka ifade biçimine doğan ihtiyaç, kendi doğal süreci içinde yaratmıştır onu.

Kendini birçok farklı şekilde ifade etmek insanı gerçek bir özgürlük yolculuğuna çıkartıyor. Evrenin bir yansıması olan benliğimiz, evrene dahada yaklaşıyor onun yaratıcı dilini konuşurken. Ve içindeki enerji, duyguların, ruhların, seslerin ve dokunuşların gizemli dünyasından fiziksel bir ortama akışa geçiyor. Bu yüzden bu kadar büyüleyicidir bazı romanlar ve bu yüzden bu kadar etkileyicidir bazı şarkılar. Çünkü bir yaratım süreci geçirmişlerdir. Çünkü ifade edilmemiş, benzeri söylenmemiş bir şeylerin dünyasından aramıza gelmişlerdir. Yaratıcı imgeleme ve hayal gücünün hazırlanmış zihinlerle buluşması kendisini bize sanat olarak göstermiştir.

Bu yüzden çift yönlü bir harekettir sanat. Hazırlanmış zihinlerden doğması bir gerçek olsa da, kendi başına sanat belli derecede, zihinleri hazırlamaktadır. Zihin ve akıl evrimine katkıda bulunup, sorulmamış soruların ve söylenmemiş kelimelerin peşine düşüp olanla olmayan arasındaki bağı kurmaya çalışmaktadır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder