Şair; kelimeleri ile resim çizen adamdır. Cümle ressamıdır şüphesiz. Bilge olmadan önce şair olunur. Ama her şair bilge olamaz...
Şiir; resimlerle konuşma biçimidir. ( Kelimelerin çizdiği tablolarla. )
Bu insanın konuşmayı öğrenmeden önce öğrendiği konuşma biçimidir. Evrenle ilk konuşma biçimi fotoğraflar ve görüntüler üzerinden olmuştur. Bu yüzden şair sadece kelimelerin ruhundan anlayan değil, evrenin ışık tadındaki dilinden anlayan adamdır aynı zamanda. O normal birinin göremediğini görür baktığı yerde. Belki de daha güzel görür demek gerekir. Aynı şeye bakıp başka bir derinlik görür. Çünkü zihni baktığı maddeye baktığı manzaraya dönüşür şairin. Şair evrenle bütünleşme deneyimi yaşar bu sayede. Şiir yazmak bu yüzden her şair için sır dolu bir ayindir.
Şiir; resimlerle konuşma biçimidir. ( Kelimelerin çizdiği tablolarla. )
Bu insanın konuşmayı öğrenmeden önce öğrendiği konuşma biçimidir. Evrenle ilk konuşma biçimi fotoğraflar ve görüntüler üzerinden olmuştur. Bu yüzden şair sadece kelimelerin ruhundan anlayan değil, evrenin ışık tadındaki dilinden anlayan adamdır aynı zamanda. O normal birinin göremediğini görür baktığı yerde. Belki de daha güzel görür demek gerekir. Aynı şeye bakıp başka bir derinlik görür. Çünkü zihni baktığı maddeye baktığı manzaraya dönüşür şairin. Şair evrenle bütünleşme deneyimi yaşar bu sayede. Şiir yazmak bu yüzden her şair için sır dolu bir ayindir.
Şair aynı zamanda zihin fotoğrafçılığıda yapar. Olmayan, hiç olmamış hiç görülmemiş bir şeyi tasfirleri ile var eder. Yaratıcılığını hisseder. Sonsuz ışık ırmağında yüzer kelimeleri. Bir tanrısallık hisseder şiirde. İtiraf edemez... Ayrıca hiç söyleyemediği gizli bir egosu vardır. Nazikçe şiir olmanın gizemli egosu....
Gerçek şair sadece kafiyelerle konuşan demek değildir. O kafiyeli kelimeleri alt alta yazmadanda kafiyeli konuşabilen adamdır. Evrenin güzel melodisini ve asimetrik var oluşları da görebilmiştir şair. Sınır yoktur. Varsa orda şiir yoktur.
Şairlik hiç bir zaman meslek olamaz. O sadece bir ifade biçimidir. Ekmeğini şiirden çıkarması sadece yan ürün olarak görülebilir. Yaratıcı adamı bu dünyanın fizik kuralları içindeki var oluşun tatmin etmediğini söylemek hiç yanlış olmaz. Çünkü onun gizli egosu sırlara açılan kapılardan girip, kimsenin görmediği vadiler görüp kimsenin söylemediği şarkılar söylemek ister. Bu küçük bir meditasyon şeklidir. Yazdıkça zihin boşalır. Boş bir zihin huzura ermek için son derece elverişlidir. Boşlukta asılı kalan şair ruhunun orgazmını hissedip gerçekçiliğe döner. Şair isyankar bir dünyalıdır.
Şair bilge değildir çünkü çoğu zaman korkar. Korktuğu için yazar ve mısraların gücünü kendi gücü gibi algılar. Bütün korkuların temelinde ölüm korkusu olduğunu var sayacak olursak şair ölümden korkan bir kelime sihirbazıdır. Önce kendisini telkin eder kelimelerle. Sonra belki seni hedef almış olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder